Ne zaman prodüksiyon şirketimize çoktandır çalıştığımız veya henüz çalışmadığımız bir marka yeni bir koleksiyonla gelse,
onları hep aynı heyecanla karşılarız.

Yeni bir koleksiyon, yeni bir hikaye, yeni bir hayal, farklı bir bakış açısı demektir.
Koleksiyonun havasına ve ruhuna uygun konsept oluşturmaktan sorumluyuz ve bu büyüleyici bir şey.
Bu yüzden Westmark London İlkbahar Yaz 2022 Koleksiyonu ile kapımıza geldiğinde fazlasıyla heyecanlandık.

Kreatif ekip olarak koleksiyonu ne kadar çok incelersek o kadar farklı fikirler buluyorduk.
Sahilde klasik bir mayo kampanyası mı yapmalıyız? Hayır, bu koleksiyon için çok sıkıcı.
Yoksa göz kamaştırıcı bir koyda mı çeksek? Hayır, bunun da bir hikayesi yok…
Sonunda Westmark London ekibine yaratıcı çekim konseptimizi sunduk.
Denize açılan, hayatlarının tadını çıkaran, kaygısız bir yaz tatili yaşayan iki arkadaş hayal ettik.

Yaratıcı konseptimiz onaylanır onaylanmaz ön prodüksiyon aşamasına geçtik, fotoğrafçı, kameraman, stilist, saç ve makyaj, asistanlar…
Mood boardlarımız şekilleniyordu, gideceğimiz yer ve ne tür bir yelkenli kiralamamız gerektiği ve diğer her şey…

Nihayet çekim günüydü, 25 Nisan, saat tam 7:30. Ekip yavaş yavaş toplanıyordu, önce asistanlarımız, stilistimiz,
moda fotoğrafçımız, prodüksiyon amirimiz geldi…
Her şeyi yelkenliye taşıdık ve ikinci teknemizle buluşmak üzere açık denize doğru yola çıktık.
Güneş yükseliyor, rüzgar esiyordu, yunusları, martıları ve güneşin pürüzsüz denizdeki yansımasını izliyorduk.

 

Dış çekimler, stüdyoda çekimlerinden her zaman daha zor olmuştur.
Westmark London için yapılan bu çekim deniz şartları nedeniyle prodüksiyon tarihimizin en zor setlerinden birisiydi.
İki teknemiz ve bizi İstanbul’un saklı kalmış tüm güzelliklerine götüren yetenekli bir kaptanımız olmasına rağmen,
özellikle güçlü bir akıntı olduğu için bir noktadan diğerine gitmemiz çok zaman aldı.
Ayrıca, çekim yerine ulaşmış olsak bile, diğer tekneden çekim yaparken tekneleri sabit tutmakta biraz zorlandık.
Fotoğrafçının olduğu tekne akıntıya kapılıyordu, bu yüzden mükemmel kareyi çekmek neredeyse imkansızdı.
Tekneyi ışığa göre ayarlamak için saatler harcadık ve hepimizin çok iyi bildiği gibi gün batımıyla yarışırken her saniyene önemlidir.

Çekim yapılan teknede hepimiz ayakta duramadığımız için bazılarımız ikinci tekneye geçmek zorunda kaldı.
Diğer tekneye geçen herhangi bir set çalışanının güneşin ve manzaranın tadını çıkarmaktan başka yapacak bir şeyi yoktu.
Bu yüzden o tekneye “tatilciler teknesi” adını verdik. Diğer tekneyeyse “arılar teknesi” deniyordu ve çekim teknesindeki ekip,
iki modeli giydirmeye, aksesuarlarını eklemeye, saç ve makyajına dokunmaya ve aynı anda çerçeveden çıkmaya çalışıyordu.

Hayal ettiğiniz, yarattığınız ve ekip olarak saatlerinizi harcadığınız bir şeyin gerçeğe dönüştüğünü fark ettiğinizde hiçbir zorluğun önemi yoktur.
Moda fotoğrafçılığında son derece tatmin edici bir şey var.
Ekrandaki görüntüleri bir kez gördüğünüzde, yorgunluğunuzu, açlığınızı veya üşüdüğünüzü unutursunuz.
Önemli olan tek şey bir takım olarak çalışmak ve her işi her seferinde bir önceki yaptığınızdan daha iyi bitirmektir.