İğneada'da Longoz Ormanlarında Büyüleyici Bir Moda Çekimi

İğneada'da Longoz Ormanlarında Büyüleyici Bir Moda Çekimi

Dış çekim için İğneada’ya ulaşıp odalarımıza yerleştiğimizde, nihayet kendimize birkaç saat ayırma fırsatı bulduk. Moda çekiminden önce bu kısa süre, oteli ve çevresini keşfetmemiz için mükemmel bir zamandı. Ormanın kalbinde, yaban hayatın tam ortasında, moda çekimi için büyüleyici bungalovlarda konaklıyorduk. Pencerelere nazikçe vuran sincaplar ve gün boyunca melodik ötüşleriyle eşlik eden kuşlar, bu doğal cennetin bir parçası gibiydi.

Longoz Ormanlarına Varış ve Çekim Hazırlıkları

Set öncesi kahvaltı, zorlu güne hazırlık için önemli bir andı. Bu kahvaltı, ekibin modern dünyayla son etkileşimi olacaktı; çünkü İğneada Longoz Ormanlarına ulaşınca telefon sinyalleri kaybolacaktı. Ormanda saç ve makyaj yapmak zor olacağı için moda çekimi öncesi her şeyi otelde yapmaya karar verdik ve set alanında sadece son rötuşları yapacaktık.

Modellerimiz Brendha ve Ivan, sevimli ekibimiz tarafından saç ve makyaj odasına götürüldü. Sanat grubu, her kıyafetin aksesuarlarla kombinlendiğinden ve ürünlerin mükemmel göründüğünden emin oldu. Fotoğraf ekibi, öğleden sonra yapılacak katalog çekimleri için otelin bahçesinde keşif yaparken, direktörler ormanın hangi noktasında hangi kıyafetle çekim yapılacağını planlıyordu.

Herkes hazır olduğunda, otobüse binip otelin rehberi eşliğinde Longoz Ormanları’na doğru yola çıktık. Yolda, ağaçların sürekli değişen türleri hakkında bilgiler aldık ve ormanın derinliklerine girdik. Servis yok, insan yok, elektrik yok… Sadece gökyüzüne uzanan devasa ağaçlar ve onların altında bizi bekleyen sonsuz bir doğa vardı.

Ormanın Derinliklerinde Moda Çekimi: Doğa ile Uyumu Yakalamak

Ormanın girişinde, bize yemememiz ve dokunmamamız gereken bitkiler, takip etmememiz gereken hayvanlar hakkında uyarılar yapıldı. Rehberimiz, ormanın karmaşıklığı nedeniyle yalnız başımıza hareket etmememiz gerektiğini de belirtti. Son uyarı olarak, herhangi bir yiyecek tüketmemenin hayati önem taşıdığını tekrar hatırlattı; zira en yakın hastane altmış kilometre ötede yer alıyordu.

Uyarılardan sonra, ekipmanlarımızı alıp ormanın derinliklerine doğru yürümeye başladık. Ağaçların yansımasıyla çevremiz yeşilin bin bir tonuna boyanmıştı. Güneş ışınları, gökyüzündeki küçük pencerelerden süzülerek yere düşüyor, kalan her şey ise farklı türde yapraklarla kaplıydı. İlk durağımız, devasa köklerle dolu zeminde yer alan ve “Toprak Ananın Kökeni” dediğimiz, dalları yüz metreye kadar uzanan büyük bir ağaç oldu.

Styling ekibi uygun bir çekim alanı buldu, saç ve makyaj ekibi son rötuşlarını yapmaya başladı. Kamera lensleri takıldı, ışık denemeleri yapıldı ve çekimlere başladık. Deklanşörün sesi, ormanın doğal melodisiyle uyum içinde yankılanıyordu. Fotoğrafçımız, modellerle çekimleri yaparken, fotoğraf asistanı bir rehber eşliğinde çevrede dolaşıp doğanın ve ürünlerin detaylarını fotoğraflıyordu. Star İstanbul olarak yaptığımız bu ürün çekimi, sadece estetik bir deneyim değil, aynı zamanda doğayla iç içe, onunla uyumlu bir sanat çalışması haline gelmişti.

İğneada Longoz Ormanları